30 Aralık 2011 Cuma

2012'DE OLMAZSA SEVİNECEKLERİM

yeni yıldan istediklerim malum, sayısı da fazla değil baktım ki; istemediklerimi sıralayım daha iyi dedim. işte yeni yılda olmazsa olmazlarımın aksine, olmazsa iyi olurlarım:
- hastalık olmasın desem şimdi saçma olacak. çaresiz hastalıklar olmasın diyelim.
- kredi kartı borçlarımı ödeme günü geldiğinde cebim beş kuruşsuz kalmasın çok rica edeceğim
- böyle vıcık vıcık, sahte sevgi gösterileri olmasın, yüzümde direkt tiksinme mimiği beliriyor.
- kadınlar arasında erkek edasıyla "güzelim, yavrum, hatunum" muhabbetleri olmasın mümkünse çevremde. bir gün benim içimdeki erkek patlayıp atlayıverecek üstlerine yoksa. 
- kendini zeki sanan ukalalar olmasın.
- kendini yerermiş gibi görünüp öven, ukalalar da olmasın.
- şişmiş egolar daha da şişmesin
- yalancının mumu sabaha kadar yanmasın
- kıskançlıklar olmasın
- aşklar bitmesin
- çaresizlik olmasın
- iftira olmasın, olursa da bunu yapan iflah olmasın
- sinir, stres olmasın. saçma mı? fazla olmasın bari...
- insanlar umursamaz olmasın
- ayarlarım kolay bozulmasın

neyse şimdilik yeter. aklıma geldikçe ilave ederim 2012. listem kabarık.

22 Aralık 2011 Perşembe

BU KEZ, BAKIŞ AÇISI

bakış acısından kurtuldum. bakış açısına terfi ettim. sonra bi sürü düşündüm: ne gerek vardı bunca kasmaya kendini, etrafındakileri de gerdin, ne kadar sinir bir insan olabiliyorsun bazen, bla bla... 
nasıl bir ruh haliyse, o dönem bunları bana başka biri söylese köpürür, anlayışsızlıkla suçlardım muhtemelen. bu arada sanmayın ki eski neşeli halime döndüm, hala biraz gerginim sanki... 

narkoz beni gerer. düşüncesi yani, yoksa biliyorum kendisi sadece uyutuyor. geçen haftaki gerginliğimin sebebi de geçireceğim küçük operasyondu. narkoz dedi ya doktor, durdu zaten zaman o esnada. ondan sonra yaşadığım günler haybeye geçti. yazık yani, özellikle de son iki haftama... şimdi bana kaybolan günlerimi verseler, yine aynı siniri stresi yapmazsam nolayım. narkoz beni gerer. düşüncesi yani, yoksa mışıl mışıl uyudum...

son günlerde bu anestezi meselesinden yanımdaki insanlara çok çektirdim ya (özellikle sevgilime), yine  aynı sebeple eğlendirmiş de oldum ama. ameliyathaneden gelince aygın baygın, yarı bilinçli, yarı kaymış halde ne hikayeler anlattım... anlatmışım yani...  üstelik bağıra bağıra konuşuyormuşum ki bütün hastane duysun, iyice rezil olalım. bir ara bana güldüklerini hatırlıyorum, bir ara doktorumun geldiğini hatırlıyorum, "doktor ne dedi?" diye sorduklarında, bir süre düşünüp "unuttum" dediğimi de hatırlıyorum. ara ara boşluklar var hafızada. o araları da saçmalayarak doldurmuşum işte. 

bir daha beni o hastaneye alırlar mı bilmem. "bunlar bana yanlış ameliyat yaptııııı" diye bağırıyormuşum çıktığımda. adamların güvenilirliğini de sarstım yani. bana inanıp ameliyata girmeden hastaneden firar eden oldu mu acaba... ama hep o hemşire yüzünden. sen narkozlu insana niye laf anlatıyorsun, kanama olabilir filan diye? allam yarebbim... dur bir kendime geleyim di mi ama. yap pansuman mı yapıcan, serum mu vericen napıcan, git sonra. 

napayım, narkoz beni önce gerer, sonra uyutur, en son saçmalamama sebep olur.




12 Aralık 2011 Pazartesi

MUTLU YILLAR



12.12 güzel tarih. seneye 12.12.12 olduğunda tüm dünya seni kutlayacak bilmeden. aman allahım o kutlamaların içine çekiştirmeliyim seni. kalabalık sokaklarda şarkılar çalarken zıplamalıyım neşeyle. yaparlar mı ki öyle bir kutlama? onlar yapmazsa ben yaparım, sen üzülme sevgilim. 

bugün doğum günün ya, senin için bir santana aldım, çok seversin (benden çok olmasın), bir de öpücük aldım, bir de kocaman bir gülücük... sen doğdun diye...

nice yaşlara... düşlerindeki gibi...

seni seviyorum



11 Aralık 2011 Pazar

BAKIŞ ACISI

hayat nereden baktığınla alakalıdır biraz. ben bu ara karanlık bakıyorum dünyaya. böyle bir asabiyim, bir nemrutum, bir gıcığım... her şey berbat görünüyor gözüme. bana berbat görünüyor ya, başkasının mutlu mesut tavırlarına da uyuz oluyorum. ne gereksiz bir mutluluk halidir o... 

şu aşağıdaki bebekceiz de kendi açısından bakıyor işte dünyaya. güldürdü beni. 

neyse ben bile sıkıldım kendimden, yazık etrafımdakilere... dünyanın en sabırlı insanını bile çıldırtabilirim bu halimle. biri beni vursun iyisi mi...


8 Aralık 2011 Perşembe

HANİ KALPLERİ BİLE VARDI PARILTILI

sonunda yağmur yağdı. bir türlü kullanamadığım müthiş şemsiyelerimden birini (üzerinde simli kalpler olanı) alıp pürneşe çıktım dışarı. içimden 'singing in the rain'i de söyleyerek yürüdüm sokakta. keyiflendim, mutlu oldum... sonra... sonrasını anlatmayacağım, içim elvermiyor. şemsiyemi istiyorum ben!

3 Aralık 2011 Cumartesi

EN KİBAR...


böyle huylarım vardır benim de, olmadık zamanda olmadık işler yaparım. anneme çekmişim. babam anneme çok kızar öyle zamanlarda, sevgilim bana kızmaz. benim sevgilim bu prensten bile kibar. mesela o olsa, "a... hayatım ne kadar yakışmış" derdi, "çok güzelsin" derdi... sessizce gidip yeni çözümler arardı ya da güler, "hayatım seni seviyorum ya..." derdi. çünkü en tuhaf şeyleri düşündüğümde bile böyle söylüyor. ama bu adam küfür ediyor. ayrıcaaaaa hiç de prense benzemiyorsun, sen kıza söyleneceğine kendine baaaaak! hıh! en kibar, benim sevgilim işte...