uzun bir aradan sonra göz doktoruna gittim. böyle rutin kontrol isteyen arızalar neden hep beni bulur anlamam. "senede bir kontrole gel" demişse bir doktor, ben en erken beş senede giderim. ihmalkarım. dip boyam gelse, kaşım çıksa koşa koşa kuaföre giderim de, başım gözüm ağrısa "aman beaaa geçer" der umursamam.

dün geceden lensleri çıkardım ben, doktora gideceğim ya... yoksa çıkaracağım falan yok yani. uzun zaman önce geceleri lens çıkarma alışkanlığımı bıraktım zaten. nadiren, çok rahatsız olduğumda çıkarıp evde gözlük taktığım oluyor. bütün gece işkenceye dönüşüyor. kucağımdaki pc ile iletişim sorunu yaşıyorum. ya da ulaşım sorunu. ne derseniz artık. görmekte zorlanıyorum yani. tv desen keza... gözlerimi kısmaktan alnım kırışacak diye arada çat çat iki kaşımın arasına küçük parmak vuruşları yapıyorum. neyse ki yalnızım, bu halimi gören kimse yok diye yalnızlığıma seviniyorum bir de...
netice olarak görmüyorum, görmedikçe lensimi hiç çıkarmak istemiyorum... lens gözlükten daha net gösteren bir şey çünkü. gözlük kadar zorlamıyor beni. tamam miyopum ilerledi farkındayım ama ne kadar ilerlemiş olabilir ki yani? altı üstü kaç sene oldu kontrole gitmeyeli, üç mü, dört mü, haydi beş olsun... ne bileyim unuttum gitti... göz dediğin bu sürede en fazla 0,75 ilerler. kaldı ki, benim gözlerin seyri şöyledir: sağ ilerler 0,25 ya da 0,50, diğer gidişimde sol ilerlemiştir aynı olurlar. öyle yavaş yavaş bir adım biri, bir adım diğeri derken, pek de yol katetmezler. yine ilerlemiştir 0,50 işte. 3,50 idi, 4 olmuştur. rahatım.
gittim doktora. gözlükle. kadın aldı elimden gözlüğü konuşuyoruz. içerisi de loş. benim görüş mesafesi iyice düştü. konuşuyorum ama kiminle bilmiyorum. hani kadının ses tonu kalın olsa erkek bile sanabilirim. o derece gölgeli hayat. şuursuz şuursuz oturuyorum. bir ara karşımdaki flu bedende bir hareketlenme oldu fark ettim. fakat nedir bilmiyorum. bir masaya yaklaşma durumu var, "daha net göreyim diye eğiliyor, boş baktığımı anladı herhalde" diyorum. "belki doktor diye başka bir yere -ne bileyim bir askıya, boş sandalyeye falan- bakıyorumdur o da bunu fark etmiştir" gibi şeyler geçiyor aklımdan. meğer kadın bana gözlüğümü uzatıyormuş o esnada. bu göz doktorları da enteresan yani, görmüyoruz ki geldik oraya değil mi? niçin görsel iletişimle halletmeye çalışıyorsun işi, konuşsana. bir sağırla konuşarak anlaşmaya mı çalışıyorsunuz sanki...
sonunda aldı beni aletlere, baktı etti... ilerlemiş gözlerin dedi, gözünde kuruluk var biraz dedi, lens kullanma bir süre en azından dedi, lens kullanacağına ameliyat ol bundan iyi dedi, ileride çok sorun yaşarsın dedi, dedi de dedi... nasıl geldin ki buraya diye hafiften de alay edince kıllandım ama. benim gözler epey bir fırlamış. sağ 5,25 miyop 1,25 astigmat, sol 4,75 miyop 0,50 astigmat. "gözlük bütün nesneleri iyice küçük gösterecek, zorlanacaksın, alışmaya çalış, bana görmüyorum diye gelme sakın, bir aydan önce sana lens vermem allah vermem" diye de bir sürü laf etti. hadi bakiim gözlüklerinle sana bol şans diyerek, sırtımı sıvazlayıp yolladı. nasıl canım sıkıldı, bilemezsin. gözlükle yaşayamam ben yaaaa... allam yarebbim...
akşam durumu anneme anlatınca bir de ondan fırça yedim zaten. yok lensleri çıkarmıyormuşum, yok bilmem ne... sanki lensleri çıkarınca miyop yerinde sayacak. rüyalarımı net görüyorum böyle en azından. ama sevgiliye de dedim "bir daha lenslerle yatarsam vur beni" diye. işşalla her gece arayıp çıkardın mı diye sormaz. bu arada annem kör olacağım paniği ile beni hemen ameliyat ettirmeye karar verdi. o kadar hemen ki, bir ara bıçağı alıp korneama birkaç çizik atacağından korktum. mutfaktayız hazır, bıçak da yakınlarda, havaya da girmiş bizimki... korktum yani... olmam da olmam, diye tutturunca ben, "kör olucan" dedi. "bilgisayar başından kalkmıyorsun zaten" dedi. "kontrole gitsen zamanında, böyle olmazdı" dedi. "ben sana dedim ama lenslerle yatma diye" dedi. bu gözleri o yapmış, nasıl üzülmezmiş... anamın gözü yani aslında bunlar. o yaptı. başlığı ondan koydum.
lens takamıyorum, gözlüklerim eski olduğu için 2 derece fark var, her şey bulanık, yenileri cumartesi günü gelecek ve ben o güne kadar nasıl makyaj yapacağım, nasıl gözlerimi kısmadan bakacağım, nasıl doğru adama sarılacağım (sevgili sanıp da elin adamlarına sarılmayacağım) falan gibi şeylerin derdine düştüm. yazık bana...